Abdi 'Place' Pt.1
Abdi İpekçi Öğrenci Yurdu.. Nam-ı diğer Abdi Place. İstanbul'da sıradan bir öğrenci yurdu olmaktan öte bir yer. Benimde '11-'12 öğretim dönemini tamamladığım, seneye burada olup olmamamın interraile bağlı olduğu mekan. Hatırlıyorum, kazandığımda havalara uçmuştum, bulduğum her yazıyı okumuştum falan. Hem bir rehberlik hemde yurdun asıl yüzünü ortaya dökme amacıyla yazmaya karar verdim.
Şimdi yurdun jeopolitik konumu ve stratejik öneminden bahsetmek gerekirse, bana göre İstanbul'un hem kültürel, hem eğlence hemde ulaşım anlamında en merkezi semtlerinden birinde, Beşiktaş'ta (her ne kadar Maçka olarak adlandırılsa da, çarşıya 10-15 dk yürümek gerekiyor olsa da Beşiktaş'tadır benim için). Bir yurdun olabileceği en güzel konum belki de. Şöyle ki, taksime yürüyerek ulaşma şansınız var (taksi 6 lira), çarşıya dediğim gibi 10-15 dk yürüme mesafesinde. İTÜ ve YTÜ arasında kampüslere yakın bir yurt. Çevresi Beşiktaş'ın o nezih havasından nasibini almış, sakin, dar, taş, eski sokaklarıyla çevreli, kedisi bol bir yer. Beşiktaş çarşıdan yokuş çıkması bazen ölümcül olsa da diğer yurtlarla kıyaslayınca hiçbir şey.
Biraz yurttan bahsetmek gerekirse, aralarında geniş salonların bulunduğu 2 ana bloktan oluşan bir yapı. Dış kaplaması kaliteli bordo bir renk (eskiden maviymiş). Her katta odaların bulunduğu uzun koridorlar, bahçeye bakan sırada tuvaletlerin bulunduğu, ortak salonlara girişi olan katın ise evlere baktığı bir bina. Yurda giriş yaptığınız o nöbetçi kulübesinden girdikten sonra sağa doğru bir yokuş ile aşağı iniyorsunuz. Hemen solunuzda İTÜ İşletme Fakültesi var (Konservatuarda burada, değineceğim ileride). Aşağı inen yolun sağında kalıyor binamız önünde çiçekler falan var, solda da yeşillikler var, büyük kantin salonu, üstünde spor sahası, kebap salonumuz ile birlikte.
Yurdun işleyişinden bahsedeyim sonra yaşama girerim diyorum. Efendim '12 nin başından itibaren parmak izi sistemine geçilmiştir yurtta, eski yorumları baz almayın. Yurda giriş çıkışlar, yemek fişlerinin kullanımı hep o parmağınızla olmakta. Sabahları 14:00a kadar 2 lira değerindeki kahvaltı fişini kullanmanız gerekir yoksa yanar o fiş. Aynısı saat 23:59a kadar olan 4 liralık akşam yemeği fişiniz için de geçerli. Yemekler büyük ana kantin ve kebapçı salonunda yenmekte. Yemekhaneyi 3e bölersek, 1. kısım kahvaltılıklar (işte peynir, zeytin, reçel, bal, yağ, yumurta, poğaça, börek, konserve), kek-pasta, içecek herşey, abur cubur, kişisel bakım malzemeleri (şampuan, traş bıçağı, pil(?) falan) ve fişin ana kullanım yeri olan yer. 2. kısım yemekhane ruhunu yansıtan akşam yemeklerinin çıktığı yer. 17-21:00 arası açık olan, çorba-pilav-nohut üçlüsünü her zaman barındıran, sebze ve etli sulu yemekler falan var. Yemekler çok kaliteli, hakkını yememek lazım. Biraz ev yemeklerini özlüyor olmak isterdim ama hiç 'annemin yemekleri nerde beaaa' tiriplerine giremiyorsunuz. Diğer kısımda tost-menemen-omlet-sosisli veren çay ocağı olan yer. Tabii baya büyük bir salon, baya kişi ağırlıyor. 2 tane lcd televizyon var tepede, maç zamanları ayrı bir ruha sahip. Kebapçıya geçersek, az yukarıda, vahşi doğanın içinde kalan küçük bir salonu olan bir yer. Her akşam 21:00den sonra baya bir kuyruğa sahip, benim gibi İÖlerin vazgeçilmezi tavuk-adana dürüm yapılan yer. Misler gibi kokutur Maçka'yı. Kebapçının yukarısında İTÜ demirleri vardır ki burası yurda kaçak eleman sokma yeridir. Demir teller var ama bir şekilde geçiliyor (2 eleman soktum). Birde 1-2 kere ayak bastığım beton spor sahası var, potalar kaleler falan. Akşamları baya top oynanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder