5 Mayıs 2012 Cumartesi

İnceleme: Insurgentes DVD (2009)


Steven Wilson.. Günümüzün müzik dehası, bunu her yerde çekinmeden dile getirirdim ama bu övgüler bile azmış aslında. Insurgentes albümünü bilen bilir, çok farklı, orjinal, deneme bir albümdü. 10 şarkılık albümün üstüne 5 şarkılık bir bonus yayınlamıştı, şimdi de belgesel var elimizde. Yeniymiş gibi yazıyorum ama aslında 2010 yılında mı ne çıkmıştı belgesel, neyse.


Dedim ya, konumuz Insurgentes belgeseli. Benzerine az rastlanır türden bir film olmuş. Steven amca içinde ne varsa dökmüş bir anlamda. Dünyanın şuan ki düzenine bakış açısından, müziğin gittiği noktaya falan baya bir şeye değinmiş. Konu konu ele almak mümkün.

Filmin başında çocukluk okuluna gidiyor, ilk sahne aldığı sahneye çıkıyor. Tahmin etmek zor değil, sporla hiç arası olmamış. Aslında futbolu çok sevmiş ama çelimsiz diye atmışlar takımdan falan.

Ele aldığı konulardan bir tanesi, müziğin nasıl dinlenmesi gerektiği. Şuan ki jenerasyonun keşfetmenin zevkinden mahrum olduğunu söylüyor. Eskiden müzik dinlemeye karar verince insan rekord dükkanlarına gidermiş misal. Müziğin orjinal albümde dinlemesinden yana. Ama hak veriyor, her albümü almak kimsenin harcı değil, en azından ayda bir albüm almayı öneriyor. 'Müzik dinlemeye karar vermek önemli. Bir dükkana gidip, hangi albümü alacağına karar vermek falan. Vaktimi, paramı, enerjimi tamamen verebileceğim bir albüm olmalı, buna karar vermek elbette zor. Ama alırsın bir albümü, eve gidersin, günlerce dinlersin, hatmedersin' diyor genel olarak. Ama zamanımızın çocuklarına gelince, misal çocuk Beatles mı merak ediyor. Tek tıkla bütün şarkılarını birkaç dakikada indiriyor, birkaç şarkı dinliyor, sevmezse pat! siliveriyor. 

Wilson'ın ölü bebeği
Müziğin sadece işitsel bir sanat olmadığına da değiniyor. Bir albümün yarısı müzikse, diğer yarısı kapaktır falan diyor. Bir albümü elinde tutmak, kapağı incelemek, arşiv yapmak falan bana göre de zaten çok ayrı bir duygu. Bu duyguyu baya önem veriyor ama belli ki. Çünkü filmin en dikkat çekici kısımlarından biri 5 farklı yoldan iPod yok etme yöntemi göstermesi. Yok araba ile ezme, yok alevle yapma, yok pompalıyla vurma, çekiçle kurma falan. Asıl sebebi şu ki; dediğim gibi albüm kapağının da bir sanat olduğunu düşünüyor ve o resmin iPodda küçücük bir ikon oluyor olmasına tepkili. Telefondan müzik dinlemek? Bu adamın yanındayken olmaz.

Belgesel birçok yerde çekilmiş. Issız, terkedilmiş binaların oralarda baya vakit geçiriyorlar, fotoğraf çekiyorlar ki Steven aynı zamanda fotoğrafçı. Bu adamın birde oyuncak bebek koleksiyonu var ki çok garipsiyor insan. Ölü bebek fotoğrafı denen bir türden bahsediyor. Çocuk sahibi olmayı da düşünmüyormuş. Onları kaybetme ihtimalini göze alamıyor.

Aynı zamanda sanatçılardan bahsediyor. Sanatçı olmanın zorluğundan. Şöyle ki, kendi örneği ile açıklamak gerekirse, 'eğer ben sabah 9 akşam 5 ofis işinde çalışsaydım ve patronum yaptığım projeye boktan birşey deseydi buna alınmazdım. O yaptığım 'ben' değildi sonuçta, iyi der evime gider hiç de takmazdım. Ama sanatçıların böyle bir durumu yok. Çünkü onlar yaptıkları projelere, müziğe mesela aylar, yıllar veriyor. Bir albüm çıkarmak için çok uzun süre çalışıyor ve biri boktan bir şey derse buna, aslında bu sanatçıya boktan birisin demek gibi birşey. Gereksizsin, bunca zaman yaptığın şey anlamsız, amaçsız. Böyle olunca sanatçılığın kalp kırıcı olabileceğini söylüyor. 


Filmde canlı konserlerinden görüntüler de var, albümü hazırlarken çekilmiş videoları falan. İnsanlarla müzik hakkında yaptığı muhabbetler de var. Müziğe başlangıcından, hayat görüşüne, kişisel zevklerinden, müzik yorumlarına kadar her şeyi barındırıyor film.

Misal ben Mikael ile olan kısımları beğendim baya. Akerfeldt nasıl bir arşive sahipmiş öyle dedim. Kucağında Melinda (kızı) ile bir duvar boyunca sıralanmış plak arşivini görüyoruz filmde, dev bir arşiv gerçekten. 

Müziğe gönül vermiş, dinleyici olsa da herkesin izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir belgesel. Dünyanın müziksel anlamdaki durumunu çok net ve cesur bir şekilde anlatmış Wilson. Çoğu yerde hak vermemek elde değil. Gerek görsel kalitesi, gerek konserden ve albüm hazırlanış aşamalarından şarkılara yer verişi, gerek birçok diğer müzisyen ve sanatçıyla muhabbetleri olsun izlemeye değer bir yapıt. Steven Wilson kimdir aslında böyle daha rahat öğreniyor insan.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder